Fal Sepeti Blog

10.07.2015 GÜN MESAJLARI

Gün Enerjisi ( Numeroloji ) : 16 / 7

Günün Rehber Kartı : İmparator

Güneş : Yengeç

Ay : Boğa

Gün Yöneticisi : Venüs

Bugün gün titreşimi bizden duvarları yıkıp zincirleri kırmamızı istiyor, bizi durduran ve yavaşlatan şeyleri belirleyip onları geride bırakmamızı istiyor, bugün özgürlüğün yüreğimizdeki tanımını gerçekleştirmek ve onun adına bir adım atabilmek önemli olacaktır.

Sahi, neydi özgürlük? Neydi yol olup yolda olmak? İnsan nereden başlardı ve bu başladığı yerde ne vardı? Canım dostlarım, özgürlük yaşam yolunda her gün kendine dair yeni bir keşifle kendinden kendine yürüyebiliyor olmaktı. Nefes almaktı özgürlük, sağlıklı olmaktı, barış ve sevgiyle bunu yapmaktı; umudu olmaktı insanın özgürlüğü ve o umutta yaşama sevgiyle akmaktı.

‘’ Sağlık, yaşamın sesini duymaktır. ‘’, işte bu önemliydi. Ruh ile bağlantıda kalmaktı, her şeyin ardındaki o sonsuz gücü duymak ve onu yüreğine alıp yaşamda var olmaktı. Hepimizin bir yolu vardı ve her kahraman kendi hikayesinde kalem olur yazardı. Kendi hikayesinin farkında olan, beden ve ruhun birlikte olabileceği o ışık kapılarında yaşama dolan kendinin farkına varırdı ve bütünleşmek burada başlardı. Bütünleşen, sesi duyup ona akandı ve bunu başaran artık yaşamın ışığıydı. ‘’ Kim ki ne kadarını yüreğine alıp onun o yürekte sesini duyardı o ki o kadarında kendini bulur ve kendine dolardı. ‘’

Bugünün rehber kartı ‘’imparator’’, bizden yaşamda hikayemizi yazabilmek adına kalemi elimize almamızı istiyor. Kalemi almak, sorumluluk demektir. Korumak demektir ışığı ve o ışığı hak ettiğince taşıyabilmek demektir. Bu haftayı şöyle bir gözden geçirelim, ne demişti ‘’güç’’(08.07.2015) kartı?

‘’ Kontrolsüz güç, güç değildir. ‘’

Haftaya ‘’araba’’(06.07.2015) ile başlamıştık; bu bugünün titreşimi ile bağlantılıdır.

‘’ Yola çık ve yaşam ile bütünleş! ‘’

‘’güneş’’(08.07.2015) bizden yeniden doğmamızı ve bu yenilenmenin ışığında içimizdeki sonsuz güçle bağlantı kurmamızı istedi. ‘’denge’’(09.07.2015) içsel büyümemizin öneminden bahsetti. Her gün bir basamaktı bizi bugüne taşıyan ve şimdi ‘’imparator’’:

‘’ Kalemi eline al ve gerekeni yap! ‘’ diyor.

Bugün Ay boğada, bu maddi ve manevi güven arayışını beraberinde getirebilir ki genel hava bunu sağlayabilmeye uygun gibi gözüküyor:

‘’Güven içinde ol ve emin adımlarla yürü; bunu yaparken bunun bir yol olduğunu hatırla ve iç sesinle bağlantıda kal, onun sesini duy ve dümen kırmaktan korkma, bu seni sana yakınlaştırır.‘’

Bugün ilişkilerde yakın paylaşımlar söz konusu olabilir:

‘’Onun yüreği ile bağlantı kur ve onun sessizliğindeki sesi duy ve anda kalıp sadece o anın mutluluğunun farkına var!‘’

Bazen bir an, tüm zamanlara ışık yakabilecek güçte olabilir ve o anki o ışık, çok değerlidir. Buluşmak, bulmak ve bulduğumuzun ardındaki ‘’biz’’in hikayesini okumak; bütünleşmekten bahsetmiştik, hiçbir suret özdeki ışıktan öte değildir, sadece keşfetmek ve onunla açılan kapılardan içeriye girebilmek gerekir:

‘’ İnsan ateşin gücünü hatırlasaydı, cehennemi cennet sayardı; insan yaşamın gücünü hatırlasaydı, burasının cennet olduğunu hatırlardı. ‘’

Gün yöneticisinin Venüs olduğunu hatırlarsak, bugün estetik birgün, uzlaşıda olmaya çalışalım, ikili ilişkilerde anlayış önem kazanır, gün titreşimi de bize ‘’ Duvarları yık! ‘’ diyordu, o zaman şunu hatırlayalım:

‘’ Benim yıkacağım duvarlar etrafımda olanlar değil, içimde olanlardır ve ben içimde beni kendimden ayrı düşüren duvarları yıktığımda, işte orada yaşamdaki duvarlar da bir bir yıkılacaktır. Yıkılamamış her duvarın ardında, kendiyle buluşamamız sevgi vardır. ‘’ İşte bu hatırlanmalıdır.

Kendini yaratmak her şeye karşı olmak değil, barışmak ve onların bize akan sesini duyup o sesin akışında, ihtiyaç duyduğumuz rüzgarın rehberliğinde kendimize ulaşmaktır. İçte olan dışa yansır, bu kesin. Yaşamımızdan çıkardıklarımız bizi bize yakınlaştırmayacaktır. Bizim sadece kaçtığımız ve yüzleşmeye henüz hazır olmadığımız o şeyi başka suretlerde yeni(!) hikayelerde deneyimlememize sebep olacaktır.

İhtiyaç duyduğumuz şey hikayenin farkına varmak ve boşluğu hareket ile doldurmaktır. Harekete geçtiğimizde bizimle aynı yolda olan bizimle yol alır, değilse onun kendi yolu ışığını yakmıştır ve bu yanan kendi yolumuzun ışığıdır ve yollar, o yoldaki ışıklarla bütünleşmeye başladığında, gerçek kimliğini bulacaktır.

Değişimle uyum içinde olmak, yolun kendimizden kendimize ve hep daha derinlere olduğunun farkına varmaktır. Geride kalan, ileride size yücelen ışığıyla ulaşacak olandır. Görüntü çok kez yanıltıcıdır. Hatırlanan, kalıcıdır.

Bugünkü ritüelimiz bedenimizin sesini duymak OL’sun! Gözlerimizi kapatıyoruz, derin derin nefesler alıyoruz ve yavaşça veriyoruz. Dün bahsettiğimiz Ha- Do nefesini kullanabilirsiniz. Bir müddet derin nefesler alalım ve yavaşça verelim, nefesimizin sesini duyalım. Kendimizi hazır hissettiğimizde kendimizi bir yol boyunca yürürken hayal edelim. Bastığımız toprağın sertliğini, yumuşaklığını hissedelim. Bir yanımızda dağlar, bir yanımızda deniz, gökyüzünde güneş ve hafif bir rüzgar, rüzgarın sesi…

Yürüyoruz ve karşımıza üç kapı çıkıyor, bunlardan birinden içeriye giriyoruz. Geniş bir odanın içindeyiz. Etrafta neler olduğuna bakalım ve arzu edersek onlara dokunalım, bunlar bize neler hissettiriyor? Duyduğumuz sesler var mı? Neler görüyoruz? Odanın ortasına geliyoruz ve bulunduğumuz yerin titreşimi yükseliyor. Avuç içlerimizde altın rengi ışık küreleri beliriyor. Tüm bedenimizin sesini duymaya çalışıyoruz; ayak parmaklarımız, ayak tabanlarımız, ayaklarımızın üst kısımları, ayak bileklerimiz, baldırlarımız, dizlerimiz, üst bacaklarımız, karnımız, belimiz, el parmaklarımız, avuç içlerimiz, ellerimizin üst kısımları, bileklerimiz, dirseklerimiz, göğsümüz, sırtımız, omuzlarımız, boynumuz, çenemiz, yanaklarımız, gözlerimiz, alnımız ve saç diplerimiz!

İhtiyaç duyduğumuza inandığımız her bölgemize bir müddet avuçlarımızda bulunan altın kürelerdeki ışığın aktığını hayal ediyoruz. O bölge tamamen gevşiyor ve rahatlıyor, ışıkla yıkanıyor ve sağlıklı bir titreşime ulaşıyor. Bu çalışmayı tamamladığımızda, çalıştığımız bölgelerimizle bağlantı kurup bedenimizin bize bir mesajı olup omadığını soruyoruz ve onu dinliyoruz.

Bedenimizle sesleşiyoruz ve bu sohbet bize iyi geliyor. Arzu ettiğiniz kadar devam ettirebilirsiniz. Bedenimizdeki saf sevgiyi hissediyoruz. Onun sesindeki yumuşaklığı ve sakinliği duyuyoruz. Onun içindeki huzuru görüyoruz. Mutluyuz ve kendimizi hazır hissettiğimizde yavaş yavaş geriye dönüyoruz. Gülümseyin, bunu hak ediyoruz.

Sevgiyle,

Ol Hüseyin Akdağ