Fal Sepeti Blog

18.01.2016 Gökyüzü Mesajları (Yeni Zaman Kapıları)

HAFTANIN MESAJI: HATIRLAMAK

Ektiği tohumlar vardı atalarımızın toprağa! Nice savaşlar yapıldı, gömüldü dökülen kan, insanın yarınına! Bizler o yarından geldik bugüne! Dedik ki ‘’ Kan dökülmesin, yaşasın yarında! ‘’ O kan, aşk oldu, barış oldu, sevgi oldu, umut oldu, imanı yüreğinde uyanık doğan insan oldu ve işte bugün oldu!

Bizler hatırlamak üzere, hatıraları hatırında gelenler! Her okuyan, her yüreğinde o ışığı duyan bendir, bendedir ve o benlik, tüm yaşam olur dillenir. İnsan kendini bulur, tüm yaşamı olan yansımalarında ve kendi olur, tüm yansımaların kaynağındaki o ışıkla buluştuğunda!

Her can çok değerlidir! Onun yüreğindeki ses, yaşamdaki rehber ışık olur ve o yürüdüğünde, yaşam da onunla yürür. Anlamak mı gerek? Yaşamak ve yaşatmak! İşte yüreğin kapılarını açmak! Atalarımızın şarkılarını, yüreklerimizden yaşama ışık ışık akıtmak!

Onlar bize söz verdi! Kapıları açtığınızda, sizinle olacağız ve biz onlara söz verdik, gün ışıdığında ufukta, o kapıları açıp sizinle buluşacağız! Şimdi hak edip hak olma ve hatırlama zamanı! Şimdide!

 

İNSAN

Bugün Ay günü ve Ay, bilinçdışının sembolleşmiş bir figürüdür. Bilinçdışı nedir? Bizler farkında olduklarımızla ‘’bilinçli’’ eylemlerde bulunuruz; bununla birlikte bir de farkında olmadan gerçekleştirdiklerimiz vardır. Nereden öğrendiğimizi, nasıl inanmaya başladığımızı tam olarak kestiremediğimiz… Bu eylemler bilinçdışı dediğimiz alanla ilgilidir. Varlığımızın karanlık odaları! Genetik olarak  atalarımızdan miras kalanlar ve kolektif dediğimiz, yaşamış ve yaşayan her birimizin düşüncelerinin, birbirleriyle görünmez ilişkiler kurmakta olduğu telepatik alan! Yaşamda keşif, hep burada olur aslında! Bir şeyler bizi kendine doğru çeker; bununla birlikte biz bu çekimin tam olarak ne anlama geldiğinin farkında değilizdir. Bu durum, eylem ile bütünleştiğinde (harekete geçme), olan hatırlamaktır aslında!

Bizler bildiğimizi zannettiğimizden çok daha fazlasını biliyor ve anlamadığımızı sandığımız çok şeyi derinde okuyoruz! İhtiyacımız olan o derinlikte olanı açığa çıkarabileceğimiz cesareti uyandırmak ve iç sesimize güvenerek ifade etmek anladıklarımızı, anlamakta olduklarımızı ve anlamaya çalıştıklarımızı… İnsan, anlatırken anlar ve bu önemlidir! Kelamın gücü buradan gelir! İnsan konuşurken kendini dinleyebiliyorsa, içindeki o hazinenin sırrına erişebilir.

Gün titreşimi bize yaşamdaki doğumdan bahsediyor. Doğum, insanın sesini yaşama katabilmesidir. Ne hissettiği, ne düşündüğü, neyi nasıl algıladığı, bunun onun için anlamı! Kendinizi ifade edin! Aptal durumuna düşmek neden korkutsun ki bizi? Öğrenciliğimde hep en aptal soruları ben sorardım (yeni bir şey öğrenmek üzere yerime geçtiğim hiçbir seferinde bu durum değişmedi)! Bütün sınıf gülerdi, hatırlıyorum ve bazen bunu bilerek yapardım! Hem gülüyor, gülebiliyor olmaları hoşuma giderdi hem rutin kırılırdı! Belki çoğu tam bir aptal olduğumu düşünürdü! Ben onları gözlemlemeyi seviyordum! Cevabımı farkında bile olmadıkları bir şekilde alıyordum! Onlar gerçek sorumu duymuyorlardı! Bunu neden anlattım? Kimin daha zeki olduğu hiçbir zaman bilinemez! Aptal olmak değil, sınırı aşamayacak kadar tutsak olmaktır sorun! Kendi sınırlarımızı aşmaktır yaşamın anlamı! İşte bu yüzden bugün sorun! Cevaplarınıza güvenin! Her cevap yeni bir soruya ışık olsun ve bu bir yolculuk olsun! Yaşam tam anlamıyla budur! Şüphe duymayın! Kimseye onaylatmaya çalışmayın! Sadece inanın ve güvenin! O zaman olursunuz ve kader, sesini duyurur size ve siz yaşama neyi daha farklı kılabilmek için geldiğinizi hatırlarsınız!

Size bir şeyler öğretecek kimse yok! Olsa olsa vesile olur içinizdeki uyanışa ve siz hatırlamaya başlarsınız! Herkes kendi çantasındakilerle iner yaşama ve o çantadakiler, görevidir onun! Hatırlattıklarım sadece bir çeyrek ve sizde üç çeyrek daha var! Yaşam sizden bunu istiyor! Rehber kartımız ‘’kader çarkı’’ ‘’ O çarkın sen olduğunu hatırla ve her dönüşün, yeni bir bilinçte uyanışın olsun! ‘’ diyor! Bunun için ihtiyacımız olan ne? Bugünde, dünden farklı bir ışık yakmak! Sevmediğimiz, sevemediğimize bir adım atmak! Öfkeli olduğumuz o şeye dokunup onun aslında bize hatırlatmaya çalıştığı bir şeyler olduğunun farkına varmak! Kimseye öfke duyamaz insan! Kimseye sevgi de duyamaz! Her ikisi de kendimizden kendimize! Sevdiğin kadar sevilirsin; çünkü seven de sevilen de sensin! Öfken kadar acır canın; çünkü acıtan da acıtılan da sensin! Bugünlük bu!

 

Ay- Satürn kuinkuks (00:41) Ayakları yere basan bir huzur ve güven arayışı! Bu iki kavramın bizdeki açılımlarının farkına varmak! Buna cesaret!

 

Ay- Merkür üçgen (03:21) İfade gücünde akışkanlık! Beyin fırtınasında verimlilik! Karşılıklı güven sağlayabilmek!

 

Ay- Jüpiter üçgen (09:34) Sadeleşmek ve derinleşmek! Odak geliştirmek ve burada hizmet eden ve etmeyeni birbirinden ayırabilmek!

 

Ay- Güneş üçgen (18:00) Proje geliştirmek ve bu projeyi hayata geçirmek için adımlar belirlemek! Yeniye hazırlık ve bu anlamda altyapı çalışmaları!

 

Ay- Venüs kuinkuks (19:12) Değişime izin vermek ve gelişimin, ne yaptığımızın, bunun anlamının ne olduğunun farkında olmak olduğunu hatırlayabilmek!

 

Sizi seviyorum,

Hüseyin Akdağ