22.12.2015 Gökyüzü Mesajları (Karanlığın Savaşı)

Bugün Mars günü ve Mars, ‘’ Savaş Tanrısı Ares’’ tir. Akıllara savaşın ne olduğu geliyor. Savaş, bir yolu olmasıdır insanın, sabah uyandığında, gözlerini açtığında, o güne anlam veren bir ışığının olmasıdır. Emeğinin ve bunun anlamına inancının olmasıdır. Savaş, barışın içeride, yolun dışarıda; bununla birlikte yürüyenin hep içine doğru indiğinin ve orada olan ne varsa onu yaşama sesiyle indirdiğinin farkında olmasıdır. İşte bunlar önemli!

Gökyüzününn onurlu ışığı( Güneş ) bugün( 06:47 ) yaydaki idealist ve sevecen yolcuğunu tamamlayarak oğlaktaki ciddi ve disiplinli yolculuğuna başlıyor. Büyüdük ve genişledik! Yeni yollar keşfettik! Kapılarını açtık ruhun! Şimdi artık buradaki deneyimimizi daha ayakları yere basar bir şekilde hayata geçiriyoruz. Yayda hayaller kurduk, şimdi bunu bir proje haline getiriyoruz. Sorumluluk ve disiplin ihtiyacındayız! Güneş yaydayken onu düzenleyen Jüpiter başaktaydı ve bizden verimlilik istiyordu! Şimdi Güneşi düzenleyecek Satürn yayda, bizde ruhu ışığını yaşam ışığıyla buluşturmamızı ve bunu ciddiyetle yapmamızı istiyor! Hayatı sev ve bunu bir görev bil; çünkü o zaman özündeki ışığın farkına varabilirsin! Şu dönemin mesajı!

Bilge Kocakarı( Ay ) boğa burcunda ilerliyor. Gençliğin ve güzelliğin ışığı Venüsün evinde! Bugün güne güzel başladık! Gece saatlerinde( 03:00 ) Ay, gökyüzünün bilge ışığıyla( Jüpiter ) samimi bir ilişki( üçgen ) içindeydi! Magazin bunu yakaladı ve flaşlar patladı! Zeus( Jüpiter ) çapkın adam tabii! Ay da eski kulağı kesinlerden! Bu durum duygularda içsel bir akış sağladı! Dengeyi korumak önemliydi! Ruhun ışığı duyulmalı ve yaşam ciddiye alınmlıydı! ‘’ Farkında olmalı insan! ‘’ der Can Yücel..

‘’ Fark etmeli insan…

Kendisinin, hayatın, olayların, gidişatın farkında olmalı.

Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen…

Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını

Fark etmeli!

Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını

Ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını

Fark etmeli!

Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu

Fark etmeli!

Henüz bebekken ‘’ Dünya benim! ‘’ dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı

Olduğunu, ölürken de aynı avuçların ‘’ Her şeyi bırakıp gidiyorum

İşte! ‘’ dercesine apaçık kaldığını…

Fark Etmeli!

Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli!

Baskın yeteneğini

Fark etmeli sonra…

Azraillin her an sürpriz yapabileceğini,

Nasıl yaşarsa öyle öleceğini

Fark etmeli insan

Ve ölmeden evvel ölebilmeli…

Hayvanların yolda kaldırımda çöplükte

Ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini

Fark etmeli!

Eşref-İ mahlukat (yaratılmışların en güzeli) olduğunu

Fark etmeli!

Ve ona göre yaşamalı…

Gülün hemen dibindeki dikeni, dikenin hemen yanı başındaki gülü

Fark Etmeli!

Evinde dört kedi, iki köpek beslediği halde

Çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını

Fark etmeli!

Eşine ‘’ Seni çok seviyorum! ‘’ demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü

Fark etmeli!

Dolabında asılı yirmi beş gömleğinin sadece üçünü giydiğini, ama arka

Sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu

Fark etmeli!

Zenginliğin ve bereketin, sofradayken önünde biriken ekmek

Kırıntılarını yemekte gizlendiğini

Fark etmeli!

Fark etmeli…

Ömür dediğin üç gündür,

Dün geldi geçti, yarın meçhuldür,

O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür. ‘’

 

Gün titreşimi bizi seçimlerimiz konusunda uyarıyor. Yaşam, ışık ve karanlığın dansıdır ve bu dansta ahenk olmalıdır. Aksi ruhtan uzak kalmaktır. Bunu anlamak önemli! Bir ritim her adımımızda bizimle birlikte yürüyebilmeli! Rehber kartımız ‘’denge’’ ölçülülüğü vurguluyor. Aşırıya kaçmak, her neyse olduğumuz, olmaya devam ettiğimizi sandığımızın aksinde olmaktır ve bunu anlamak önemli! İyi ve kötüden öte bütün var ve her şeyin oradan geçip de bugüne inebildiğinde bir anlamı var! Şimdilik bu!

Sizi seviyorum,

Hüseyin Akdağ