25.10.2015 GÖKYÜZÜ MESAJLARI (AY KOÇTA)

Bugün 08:21 itibariyle Ay, koça geçmiş bulunuyor. Dün 14:19’da Mars ile karşıt yaparak boşlukta hareketine başlamıştı. Dün bu saatlerden beri içsel bir savaş içindeydik. Şimdi artık savaş yaşama ışık olarak düşüyor. Enerjimiz daha yoğun ve güçlü! Adımlar atabilmek için daha güzel bir zaman! Bugün Güneş günü ve gün titreşimi Mars vurgusu yapıyor. Her iki tema da koç burcunda asalet kazanır. Kim olduğumuzu hatırlamak için güzel bir zaman! Yaşamda ne ile mücadele ediyoruz? Bu savaşın neresindeyiz? İçinde bulunduğumuz standartlarda ne kadar kendimizle ilgili öncelikleri belli bir denge dahilinde koruyabilmekteyiz? Bugün kendimiz için bir şey yapalım! İstersek olur!
Gün rehber kartı ‘’joker’’ bize ‘’ Kendini yeni deneyimlere aç! ‘’ diyor. Gece 22:03’te gökyüzünde iki iyicil gezegen kavuşum yapıyor. Buna mitolojik olarak bakarsak Gök Tanrısı Zeus ile Aşk Tanrıçası Afroditin buluşması! Başak temasında bir araya geliniyor ve başak verimlilik, bolluk ve berekettir. Aslında Jüpiter zararlı, Venüs düşük konumdadır başakta! İhtiyacımız olan bu durumun gölgelerinden kendimizi koruyarak durumu lehimize çevirebilecek enerjiyi uyandırmak! Neye ihtiyacımız var, neyin farkında olmalıyız? Bilgeliğimizi ve tutkumuzu neyi başarmak adına birleştirebiliriz? İşte bunları anlamak önemli! Şimdilik bu!
Bakalım Zodyağın bilge savaşçısı burçlarda neyi deneyimliyor olabilir?
YAY – KOÇ

Yay koçu eğitmek ister. Koçun mekanizması, ne biliyorsa ne kadar biliyorsa bilsin dürtüsel temellidir. Koç deneyimlemek ister, buna aşk duyar. Atlar, cesurdu o! Bu yayı ateşleyecektir. Birbirlerine alıştıklarında bambaşka dünyalarda bulabilirler kendilerini, iyi yol arkadaşı olurlar, birbirleriyle savaşmaya kalkmadıkları müddetçe!

YAY – BOĞA

Yay boğada güvenli suları deneyimler. Boğayı fazla şişirirse boğa patladığında neye uğradığını şaıracaktır. ‘’ Bunu ben yapmış olamam! ‘’ diyeceği kesin yayın! Yayın içi fıkır fıkırdır. Boğanın ona ayak uydurması kolay olmaz! Birbirlerinin ihtiyaçlarını anlamalılar. Yay boğada yaşamın sesini dinlemeyi öğrenir.

YAY – İKİZLER

Bu zıt burçlar birlikte çok şey öğrenebilirler ve öğrenmek ikisi için de vazgeçilmezdir; bununla birlikte ikizler bir şeyin derinliklerinde çok da takılmak istemez, ihtiyacı olanı alıp yeni bir deneyime doğru yola çıkmak ister. Yay bulduklarının içinde büyüyüp genişlemek ister. Bu iki değişken burç birbirlerine kendi hallerinde olma izni verirse bu ilişki bir keşif yolculuğu olabilir. İkizlerin açtığı kapıları yay büyütür ve genişletir.

YAY – YENGEÇ

Yayın bilgeliği ile yengecin güçlü sezgileri birleştiğinde derin sırların kapıları aralanabilir; bununla birlikte yayın hayvansı yanı( yarı insan yarı at olan sentor ile sembolize edilir ) yengeci incitebilir. Yay bunu unutur; bununla birlikte yengeç çoktan kabuklarının ardına çekilmiştir ve gardını almış beklemektedir. Birbirlerini anlayabilmeleri önemlidir.

YAY – ASLAN

Bir ego savaşına girmedikleri müddetçe çok keyifli zamanlar geçirebilirler. Aslan, yayın içindeki o coşkuyu açığa çıkarmasına ışık tutabilir. Yayın içinde de bir çocuk vardır. Aslan bu çocuğu harekete geçirir. Yay yine de bilge bir havaya bürünerek o çoçuğa bir şeyler anlatmaya çalışma durumunda da bulabilir bir an kendini! Aslanın derinliğini keşfettiğinde bu ilişki daha büyülü bir hal kazanır.

YAY – BAŞAK

Yay başak ile birçok şey öğrenir. Başak ona tüm bildiklerini daha pratik bir şekilde kullanmayı öğretir. Bazen başağın detayları yayı yorabilir; bununla birlikte bu bir araya geliş değerlidir. Jüpiter ve Merkür bir araya gelerek derin mesajlar alabilir. Birbirlerine güvenip belli bir odağı ve bazı sınırları koruyabilmeleri önemlidir.

YAY – TERAZİ

Büyülü bir ilişki! Yeter ki yay kendini ifade etmeye çalışırken terazinin de kendisini ifade etmesine ışık tutabilsin! Terazinin naif doğası yayın bilge ruhuyla muhteşem bir çizgi yakalayabilir; bununla birlikte hayvansı yanı terazinin baskılanmasına sebep olabilir. Bir bakmışsınız terazi almış başını gidiyor, yay çok daha önce yeni bir yolculuğa çıkmayı seçmemişse! Paylaşabilmek!

YAY – AKREP

Akreple derin suları keşfeder yay, akrepteki gizem ve kendine has duruş yayı çekecektir. Tutkuda buluşabilirler. Özel şeyler deneyimlerler. Savaşmak yerine sevişmek daha lehlerine olur. Aksi takdirde sert darbeler alabilirler. Bol bol ifade edip dinlemeye ihtiyaçları var birbirlerini! Akrebin duyguları yaya biraz yabancı gelebilir. Yay akrepte korkularıyla yüzleşir ve ölüp yeni bir bilinçle doğabilir.

YAY – YAY

Birbirlerini hedef almadıkları sürece şimdilik her şey yolunda! Her ne olursa olsun yay içinde savaşçı bir ruh taşır ve onun bir hedefi olmalıdır. Ortak hedefte buluşurlarsa iyi bir savaş ortaya çıkarabilirler ve bu savaş bilgi üzerine kuruludur. Aksi takdirde dağılırlar. Herkes kendi yoluna gider. Ortak paylaşım alanlarının net belirlenebilmesi önemlidir.

YAY – OĞLAK

Yay oğlak ile daha sert bir zeminin varlığını keşfeder. Zeki yayın özgürlüğüne düşükünlüğünü dikkate alırsak, oğlak onun için biraz zorlayıcı bir deneyim olabilir. Nihayetinde oğlak kuralları olan ve buna da sıkı sıkı bağlı bir burçtur. Birbirlerini anlayabilirlerse yay yaşamda bir yol kazanır, oğlak da kendi esnemesini sağlayarak yeni bir sistem oluşturur. Bu her ikisi için de önemlidir.

YAY – KOVA

Onlar birbirlerini merakla süzerler. Zodyağın iki orijinal tipi birbirlerinden birçok şey öğrenebilir. Çığır açıcı düşünceler kendiliğinden akabilir. Uzun sohbetler keyifli olabilir. İkisi de özgürlüğüne düşkündür. Çok modern bir ilişki ortaya çıkar. Zekaları birleştiğinde insanlık için çok özel keşifler açığa çıkabilir.

YAY – BALIK

Jüpiterin yönettiği bu iki burç kendi ilginçlikleriyle bir araya geldiğinde ortaya neler çıkar hiç bilinmez! Yayın bilgeliğinin ardında bazen maskeler ve içselleştirilememiş bilgiler göze çarpabilir. Balık da Neptünün bulanık halleriyle bazen ele avuca sığmaz bir belirsizliktedir. Birbirleriyle iletişim kurabilmek için birleşebilecekleri nokta Jüpiterin onlara hediye ettiği ‘’derin bilgelik ve anlayış’’tır. Bunu başardıklarında, ruhun derinliklerinde, kimselerin seslerini duyamayacağı oyunlar oynayabilirler.

Sizi seviyorum,

Hüseyin Akdağ